“KISKANÇLIĞIN SONUNDA, AŞKIN YOLUNDA, ŞEFKATİN UĞRUNDA BİR ÖMÜR” 1.Bölüm ” Sevginin Karşı Konulamaz Hissi: Kıskançlık! “
Sevgi yokluğundan doğan ya da öyle sanılan, daha fazlasını isteme arzusu doğuran, filizlendiği yere kök salan, saldığı yeri kurutan, cazibesine kapıldığımız, etkisine karşı koyamadığımız, oluşanı yiyip bitiren tükenene kadar da gitmeyen, sevginin karşı konulamaz hissi : Kıskançlık. İşte böyle başlıyor hikayemiz. Kardeşlerinin Yusuf’ u kıskançlığı, Züleyha’ nın Hz. Yusuf’ a olan aşkı, Hz. Yakup’ un…
TEPKİSİZLİĞİN VAHŞETİ!
Akşam yemeği vaktiydi. Herkes sofrada hazır bulunurdu. Çok katıydı babası. Ben oturmadan herkes sofrada olacak derdi. Minik Ahmet çok korkardı babasından. Bir keresinde onu çok dövmüştü, böyle anlatıyordu arkadaşlarına. Küçücüktü ama yaşadığının ne olduğunu bilirdi. Tüyleri diken diken olurdu anlatırken. Yine vuracak mı acaba diye içi ürperirdi. O yüzden sofraya ilk o otururdu. Kalabalık bir…
SEVGİSİ DAĞ!
Evdeydi. Dün olduğu gibi ya da ondan önceki günlerdeki gibi. Saati saatine uymuyordu, sıkıldım diyordu kendine. Aslında istediği tam da bu boşluktu ama boşluğa düşeceğini de bilmiyordu, düştü de. Her gün yeniledi bu düşüşü, nereye kadar düşeceğini o da bilmiyordu. İyiyim ben iyiyim diyerek teselli ediyordu yalnızca kendini. Olmuyordu ama iyi olamıyordu. Sokağa çıkmayı özlemişti,…
MİNİK SERÇE!
Değmedi elime ellerinden başkası diyordu. Elleri şimdiden titremeye başlamıştı. Onu ne zaman görse hep böyle oluyordu. Bana ne oluyor diye sorardı kendine bazen. Sonra diyordu, seviyorsun onu. Bu ilk kabul edişiydi sevdiğini. İlk itirafıydı kendine. Ona ne zaman söylemeliydi peki? Bilemedi. Hemen dışarı attı kendini, yürümeye başladı. Adımları düşüncelerinden de hızlıydı ilerlerken. İçinde bir yerler…
YALNIZLIĞIN KAPISI!
İlk zamanlarımdı üniversitede. Yabancı olduğum bir şehre alışmaya çalışıyordum. Deniyordum en azından. Yeni bir şey istemiştim, olmuştu da. Sadece sevdiklerimi yaşadığım şehirde bırakmak zor gelmişti. Yeni bir şeyler öğrenmeye hazırdım belki. Ama yeni hayatlara hazır mıydım bilmiyordum. İlk ders ve tüm sıralar dolmuştu. Rastgele oturmuştum. Yanıma kimin oturacağını merak ediyordum. Derken biri oturdu. Yeni tanıştığım…
HERKES DOĞDUĞU ANA DÖNSÜN!
Yemek yapmak, çocuk bakmak, fedakarlıkta zirve olmak, dünyaya geliş sebebimiz, kıymetlilerimiz ve kıymetini bir türlü bilemediklerimiz; kadınlar. Herkes doğduğu ana dönsün. Baksın annesinin gözlerinin içine aynen onun baktığı gibi. Sevgiyle, aşkla, bağlılıkla. Tüm kötülüklerden arınmış haliyle, masumca. Büyüdükçe mi zorlaşıyor her şey, kolaylaşması gerekirken? Kendimizi en anlatabilecek bulduğumuz zaman aslında en anlaşılmaz olduğumuz an. Peki…
Yorum Köşesi