KENDİNDEN BAŞKASI!
Bir başkasına duyulan sevginin, hayranlığın ya da sende uyandırdığı nice başka duyguların kaynağının sen olduğunu; gördüklerinin aslında sende var olanlar olduğunu, içlerinden yalnızca dış güzelliğe kapıldığını, geri kalan kısımda ise asıl cevherin sende olduğunu ne zaman fark edebileceksin? Tam olan insanın kendini eksik hissetmesi sizce de garip değil mi? İnsanın kendini bulmasının illaki hatırlatmalara ihtiyacı…
BOŞLUK!
Uzun ve ıssız bir yolculuktu benimkisi. Alışılmışın dışında, yolun sonunun nereye varacağını bilmediğim. En iyi bildiklerimi hafızamdan atmayı sağlayacak bir yol olarak görmüştün yürüdüğüm yolu. Sağlam hafızanın da yük olduğunu o zaman anlamıştım. Hatıralar, tüm sıradanlıklardan uzak yaşanmışlıklar, mutluluk dolu geçen zamanların büyüsü, etkisini belki de hiç bir zaman kaybetmeyecek zamanın sınırlarını yok saydığım günler……
DÖNÜŞ
Gideceği yeri olmayanların, kalacak yer bulamayanların, eksikliklerinde kaybolanların, yokluğuna alışamayanların, sevgisine doyamayanların, terk etmeye çalışıp başaramayanların, ayrılalım deyip ayrılamayanların, sarılmak isteyip sarılamayanların yarım kalmış hikayeleri… Adem’ in hikayesi de işte böyle başlıyor. Kendi halinde yaşayan birisiydi halbuki. Kimsenin işine karışmaz, kendi işine karışılmasından da hoşlanmazdı. İnsanlara saygısı her zaman vardı. Saygısız olanlara dayanamazdı, karşılığını verirdi…
“KISKANÇLIĞIN SONUNDA, AŞKIN YOLUNDA, ŞEFKATİN UĞRUNDA BİR ÖMÜR” 3.Bölüm ” Sevgisini İliklerimize Kadar Hissetmemizi Sağlayan His: Şefkat! “
Anne ya da babanın çocuğuna duyduğu, en küçük canlıya bile sevgi nazarı ile bakmamızı sağlayan, karşılığı olmayan, fedakarlığı çok bol olan, acılarda dayanma gücü bulan, sevgisini iliklerimize kadar hissetmemizi sağlayan his: Şefkat . Bir babanın evladına olan şefkati. Hasret uyandıran, yürek parçalayan, gözleri dağlayan bir sevgi ve özlem seli. Çocuk sahibi olan herkes bilir. Evlat…
MİNİK SERÇE!
Değmedi elime ellerinden başkası diyordu. Elleri şimdiden titremeye başlamıştı. Onu ne zaman görse hep böyle oluyordu. Bana ne oluyor diye sorardı kendine bazen. Sonra diyordu, seviyorsun onu. Bu ilk kabul edişiydi sevdiğini. İlk itirafıydı kendine. Ona ne zaman söylemeliydi peki? Bilemedi. Hemen dışarı attı kendini, yürümeye başladı. Adımları düşüncelerinden de hızlıydı ilerlerken. İçinde bir yerler…
KORONAVİRÜS (COVID-19)!
Gün yeni ağarmaya başlamıştı. Sıcak yatağında uyuyor gibiydi, bir türlü dalamamıştı uykuya nedense. Huzursuz hissetmişti kendini. Tüm gece yatmak ama uykusunu bir türlü alamamaktı onunkisi. Zamansız zamanın içindeydi sanki. Koca bir boşluk gibiydi saatler. Aklında onca düşünce varken bir de virüs eklenmişti bunların arasına. Düşüncelerini dahi kaplamıştı bu koronavirüs. Ne kadar güzel ilerliyordu aslında her…
Yorum Köşesi