İHMAL!

27 Aralık 2020 1 Yazar: ufukcamci

Garip, şiddetli, enteresan ve de müthiş bir boşluk diyebiliriz ihmal için. İlk olarak yaşantımızda ya da birini çok sevmeyi öğrendiğimizde karşılaşırız onunla. Duygularımızın yoğunlaştığı, tüm düşüncelerimizi sevdiğimizin kapladığı, kendi yetenek ve aklımızdan vazgeçmeyi seçtiğimiz, deli gibi seviyorum dediğimiz zamanlarda başlar ihmal. Sevginin yüksekliğine, beklentilerin yüksekliği de eşlik etmeye başlar. Sevgi nasıl durmuyorsa insan hayatında beklenti de böyledir, hep istenir. Durmak bilmez ya da durdurulamaz mı demeliyim?

Sevgi, ilgi ve de beklentilerde oluşan ihmal. Peki neden oluşur bu ihmal hiç düşündük mü? Başlangıçta mı oluşur yoksa sonradan mı? Alışkanlıkla mı bağlantılı ya da geçmişimizle mi alakalı? Yokluk, sevgi ihtiyacının karşılanmaması, yalnızlık, kendini eksik görme veya kendini suçlama… Cevap sizce hangisi? Suçlu biri var mıydı ortada sizce? Kaç gece karşımızdakini suçlamayı seçtik? Kaç günümüz ağlamaklı geçti? Peki kaç gün kedimize eziyet etmeyi seçtik? Dengenin bozulduğunu fark edebildik mi? Ettiğimizde kabul edebildik mi? Yoksa sevginin karşı konulamazlığına ve cazibesine mi bıraktık kendimizi? Kim bırakmadı ki aslında! Tadının doyulmazlığı, görmenin dayanılmazlığı, dokunmanın yalnızlığı ya da fısıltıların sessizliği gibi aslında. Yokluk ya da kocaman bir boşluk. Adı ihmal olanın tadı aşktı, tadı aşk olanın geçmişi vaha, geleceği seraptı.